Doğal materyallerin insan üzerinde bıraktığı tarifsiz etkiden yola çıktık, Dichento markasını kurduk. Ürünlerimizi kullanıcılarımızın beğenisine sunmadan önce çevresel etkisi ve kalitesine ilişkin iki temel konuda aylar süren çalışmalar yaptık. Hızlı modanın insanları soktuğu kısır döngüden tamamen çıkmak mümkün olmayabilir ama ara vermek, nefes almak mümkündü. Bizler de Dichento’da bu temel unsuru Anadolu’nun geleneksel üretim yöntemleri ile birleştirdik, böylece erişilmesi çok zor bir kalite standardına ulaştık.
Kullandığımız deri ve işçilikte gösterdiğimiz özen sayesinde çok uzun yıllar kullanılabilecek, modası asla geçmeyecek bir koleksiyon hazırladık. Deri ilk tabaklandığı günden bugüne kadar modanın en nadide köşesinde yer aldı ve moda değişse de derinin yeri hiç değişmedi. Türkiye’deki atölyemizde geleneksel üretim yöntemleri ile modern, kullanışlı tasarımlara sahip çanta, terlik ve ayakkabılar ürettik. Dichento ile modada sürdürülebilirliğin kapısını ardına kadar açtık.
Üretimde belirlemiş olduğumuz ilkeler, üreten ellerin maruz kalabileceği her türlü hak ihlalini önlemeyi amaçlamaktadır. Böylece deriler maharetli ustalarımızın elinde modanın en uzun ömürlü parçalarına dönüşüyor. Önce bir hayal ile başlayan tasarım süreci hiç durmadan devam ediyor, her yeni koleksiyonda sessiz ama gösterişli dokular, dokunuşlar ile kullanıcılarımızın karşısına çıkacağız.
Dichento’nun kurucusu Sevde’nin, Deniz’in üzerinde gördüğü siyah deri pardösü birine âşık olmak için belki yeterli değildi ama fitili ateşlemek için yeterliydi. Dichento’nun kurucuları Fatıma Sevde Ertaul ve Celal Deniz Tosun’un deriye olan tutkusu, bu tutkunun Anadolu’dan Dünya’ya uzanan bir markanın temellerini böyle attı. Dichento’nun kurucuları, yatırımcıları ve çok değerli kullanıcıları bu temel değerlerde birleşti.